Haber

Afganistan’ın lityum zenginliği Türkiye için fırsat

Kanal 7 Dış Haber Servisi’nden Bartu Eken’in haberi

Ağustos 2021’de Taliban’ın Afganistan’da iktidarı ele geçirmesinin ardından ülkede birçok değişiklik yaşandı.

Bölgede kadın haklarının feshedildiği toplumsal yaşamdan, madencilikle ilgili kararlara; uyuşturucuyla mücadelede başarı; Sınır çatışmalarına kadar yeni bir konjonktür oluşmaya devam ediyor.

Bu değişimlerden nasibini alan ve fakir bir ülke ekonomisi için kritik bir değere sahip olan lityum madenciliğine de ağırlık verilmesi kuşkusuz gerekmektedir.

Washington Post geçtiğimiz günlerde bilgi toplama çabalarıyla dikkat çekici bir gerçeği ortaya çıkardı.

Araştırmaya göre Pentagon’a yakın kaynaklar, Afganistan’daki lityum kaynaklarının maliyetini yaklaşık 1 trilyon dolar olarak değerlendirdi.

Bu anlamda uzmanlar ülkeyi “Lityum’un Suudi Arabistan’ı” olarak tanımlamaya başladılar bile.

Öte yandan bu bilginin yeni olmadığını da tahmin etmek zor değil.

Ayrıca ABD’nin neden savaşı kaybettiği ve çekilmeden önce yıllarca bölgede kaldığı konusunda da bazı ipuçları veriyor.

Lityumu bu kadar değerli kılan şeyin ne olduğunu anlamak için öncelikle kullanıldığı alanlara odaklanmak gerekiyor.

Lityum, dünya çapında yayılmaya başlayan elektrikli araçların pilleri için hayati önem taşıyor.

Uluslararası Enerji Ajansı, lityum talebinin 20 yılda 40 kat artabileceğini tahmin ediyor.

ÇİN İÇİN BİR FIRSAT YÜKSELİYOR

Afganistan’ın başta insan hakları ihlalleri ve Taliban’ın geçmişteki eylemleri olmak üzere çeşitli nedenlerle ABD dahil birçok ülkenin yaptırım listesinde olması Çinli şirketler için fırsat yaratıyor.

Çünkü Çin, son yıllarda Taliban ile ciddi ilişkiler kuruyor.

Bölgeye diplomatlarını gönderiyor ve DEAŞ’a karşı mücadelesinde Taliban’a yardımcı oluyor.

Dolayısıyla Taliban yönetimi ile iyi ilişkileri var ve doğal olarak avantajlı bir konumda.

Elektrikli araçlar, uzmanlar tarafından “yeşil enerjiye” geçişte önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.

2022 yılında lityum fiyatları 8 kat artacak iken bu durum hiç şüphesiz yatırımcıların ilgisini çekiyor ve yeni fırsat arayışlarına giriyor.

Washington Post’a röportaj veren Afgan işadamları ve Çinli şirketler ile Afgan yetkililer arasındaki arabulucular, Pekin’in ilgisini 19. yüzyıldaki bir altın madeni yarışına benzetiyor.

Bunun abartılı bir telaffuz olup olmadığını şüphesiz önümüzdeki yıllarda göreceğiz.

Son aylarda, Taliban lityum arama ve çıkarma işlemlerini durdurdu; yabancı şirketlerden yatırım fırsatları beklemeye başladı.

Öte yandan özellikle ülkenin lityum açısından zengin bölgeleri olan Kunar ve Nuristan’da coğrafi koşullar ve ulaşım imkanlarının yetersizliği ciddi sorun teşkil ediyor.

Madenin piyasaya sürülmesinden önce sıkıntılar yaşanabileceği gibi, Kunar’da DEAŞ’ın kurulması da potansiyel bir tehlike olarak görülebilir.

Taliban geçici hükümetinin Maden ve Petrol Bakan Yardımcısı Shahabeddin Dilaver, Afganistan’da lityum işleme tesisi ve elektrikli araç aküsü fabrikası da dahil olmak üzere 10 milyar dolarlık bir projede Çinli bir şirketle çalıştıklarını söyledi.

Çinli güvenlik uzmanı Zhou Bo, “Afganistan’ın yetersiz endüstriyel tesisleri, ancak çok büyük maden kaynakları var. Hiçbir batılı, zorlukların üstesinden gelme ve altyapı inşa etme konusunda Çinlilerle rekabet edemez” dedi. sözlerini kullandı.

TALİBAN’DAN ABD VE BATI’YA YAPTIRIM ÇAĞRISI

Taliban yönetimi de Batı’ya sırtını dönmedi.

Dilaver, yaptırımların kaldırılması halinde ABD’nin de aralarında bulunduğu batılı şirketlerin madencilik için teklif verebileceklerini kaydetti.

Analistler, önümüzdeki on yılda Çin, Avrupa ve ABD’deki araçların yaklaşık yüzde 60’ının elektrikli olacağını tahmin ediyor.

Bu durumda, dünyanın yetersiz bir lityum arzıyla karşı karşıya kalabileceği uyarısı verilir.

Çin’in pil üretimi konusunda lityum işleme tesislerini ve dünya pazarını kontrol altına aldığını söyleyen analistler var.

Ancak piyasayı besleyecek lityum kaynakları gün yüzüne çıkarılmazsa tedarik zinciri çökme tehlikesiyle karşı karşıya.

Bu anlamda Afganistan yine bir çıkış yolu olarak görülüyor.

Taliban’ın maden bakanı vekili Shahabuddin Delawar da Pazartesi günü yaptığı açıklamada, liderliğinin konuyla ilgili yakında bir karar vereceğini söyledi.

Delawar,Afganistan’da tüm ülkelerin bu tür kaynaklara ihtiyacı olduğunu ve bu kaynakların bol olduğunu biliyoruz. Yakında bir karar verilecek” dedi.

Önceliklerinin lityum madenlerini gerekli mali ve teknik imkana sahip olanlara tahsis etmek olduğunu sözlerine ekledi.

Çünkü Taliban’ın böyle bir altyapısı yok.

YONGA ÜRETİMİ EN AZ LİTYUM KADAR DEĞERLİ

Elektronik ve otomotiv sektörlerinde lityum madeni kadar önemli olan bir diğer nokta da çip üretimidir.

Tayvan krizi ile birlikte elektronik ve otomotiv sektörlerinde üretimde büyük sıkıntılar yaşandı.

Bu anlamda Ankara’nın kendi yerli ve milli çip üretim tesisini kurmak için çalışıyor olması oldukça dikkat çekici.

Geçtiğimiz aylarda düzenlenen Çip Üretim Tesisi Yatırım Açılış Töreni’nde konuşan eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türkiye’de ilk kez 12 ay içinde 65 nanometre yonga üretileceğini söyledi.

Çip sektörünün küresel pazar büyüklüğü 600 milyar dolara ulaştı.

Pazarın hızlı büyümesi de dikkatlerden kaçmıyor.

Evimizde bulunan her cihazda çip olması durumun vahametini ortaya koyması açısından değerlidir.

Çip pazarının büyüklüğünün 2030 yılına kadar 1,5 trilyon dolara ulaşması bekleniyor.

Çip sektörü de ulusal güvenlik açısından çok değerli bir yere sahip.

TÜBİTAK, Türk savunma sanayi firmalarının ihtiyaç duyduğu stratejik çipleri hem tasarlayabiliyor hem de üretebiliyor.

Katar’dan bazı altyapı malzemelerinin getirilmesiyle bu konuda değerli gelişmeler olabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu